Gıda Güvenliği; amaçlandığı biçimde hazırlandığında fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik özellikleri itibarıyla tüketime uygun besin değerini kaybetmemiş raf ömrü süresince de fiziksel, kimyasal, biyolojik riskleri taşımayan gıda maddesidir.
Gıda kaynaklı hastalıklar halk arasında “gıda zehirlenmeleri” olarak bilinir ve gıda güvenliğinin sağlanamadığı durumlarda ortaya çıkar. Gıda kaynaklı hastalıklara en sık sebep olan patojen türleri arasında bakteriler, virüsler, parazitler ve mantarlar bulunur. Gıda kaynaklı hastalıkların oluşumuna çiğ gıdaların kendisi sebep olabildikleri gibi yanlış hazırlama ve/veya depolama süreçlerine maruz kalmış gıdaların tüketilmesi de hastalık oluşumuna neden olabilir. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre gıda kaynaklı hastalık riskine en fazla neden olan patojenler bakteriler ve virüslerdir. Bu patojenlerin sayılarını artırmaları için en elverişli gıdalar pişmiş et, tavuk, balık; süt ve süt ürünleri (özellikle pastörize edilmemiş olanları), yumurta, deniz ürünleri ve diğer tüketime hazır yiyecek ve içeceklerdir. Bunlara ek olarak kirlenmiş su ile temas etmiş gıdalar, insan dışkısı bulaşmış sular ve yemek hazırlayan kişilerin hijyenik çalışmamaları da çeşitli hastalıklara sebep olabilmektedir.Gıda kaynaklı hastalıkları önleyebilmek için gıdaların bakterilerin en hızlı üredikleri 5-63℃ arasındaki sıcaklık aralığında kalmamaları; bunun için de yemek hazırlama, pişirme, servis ve depolama süreçlerinin hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Ayrıca gıda hazırlama süresince kişisel temizliğe dikkat edilmelidir. Yiyecekler arasında çapraz bulaşma olmaması için bir yiyecekten veya yüzeyden diğerine mikroorganizma geçişini engellemek adına farklı besinler için kullanılan bıçak, doğrama tahtaları, servis araçları, vb. her seferinde değiştirilmeli veya yıkanmalıdır. Restoranlarda pişen yemeğin iç sıcaklığını ölçmek için mutlaka termometre kullanılmalıdır. Tüm kümes hayvanları ve deniz ürünleri en az 74 derece; kıyma içeren yemekler en az 68 derece ve diğer etlerin de en az 63 derece iç sıcaklığa erişene kadar pişmiş olması gerekmektedir.
Toplu beslenme yapılan kurumlarda gıda ile ilgili hastalıkların önlenmesi ve azaltılmasında 1990’lı yıllardan bu yana Tehlike Analiz ve Kritik Kontrol Noktaları (Hazard Analysis and Critical Control Points – HACCP) uygulamaları ve 2000’li yıllardan beri de ISO 22000 programı kullanılmaktadır.
Su analizleri; su içerisinde bulunan ve hastalık oluşumuna yol açabilecek mikroorganizmalar ile birlikte suyun mikrobiyolojik kalitesinin ölçümlenmesinde büyük rol oynayan analiz çeşitleridir. Tüketici sağlığı açısından önem taşıyan su analizleri, su analiz laboratuvarında gerçekleştirilmektedir. Su, büyük oranda zengin organik madde içerebilir. Bu sebeple patojen bakteri üremesine elverişlidir. Bu bakteriler ise insan vücudunda çeşitli bakterilerin oluşmasına neden olmaktadır. Su analizleri bu durumun önüne geçmek ve sağlıklı su tüketimi sağlamak amaçlı gerçekleştirilmektedir.
Su analizlerinde içerisinde kullanılan su analiz yöntemleri, içeriğin incelenmesini ve bakteri bulunan suların belirlenmesini sağlar. Su analizi 2 çeşit yöntemle yapılmaktadır. Bunlardan birincisi kimyasal su analizleri, ikincisi ise mikrobiyolojik su analizleridir.
Mikrobiyolojik analizlerinde; içme ve kullanma suları, ambalajlı sular, doğal kaynak suları ve doğal mineralli suların üretim, ruhsat ve piyasa kontrolleri için gereken mikrobiyolojik analizleri gerçekleştirilmektedir. Kimyasal su analizlerinde ise suyun ph derecesi ve sertlik-yumuşaklık oranları le çeşitli mineral içerikleri incelenmektedir.
Her iki analiz yönteminin toplum sağlığı açısından önemi büyüktür. Kimyasal su analizinde bulunan ph oranı su zehirlenmelerinin önüne geçerken, mikrobiyolojik su analizleri ile mikrobiyal tarama yapılabilmektedir.
Gıda ve Su güvenliği ile ilgili denetimler ve analizleri için bizimle iletişime geçebilirsiniz.